PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
 ZINDIK DİVANI
M. Kürşat Türker
YAZARLAR
29 Ocak 2024 Pazartesi

 ZINDIK DİVANI

 

VAZİYET : Hipnotik yeteneklerin olumlanması maksadıyla yazıyı divan üzerinde icra etmenin faydalarına binaen, sözü fazla uzatmamak adına tarihi icranın seyrine okuyucuyu terk etmek durumundayım...

 

TARİHÇE : " Zındık " kavramı Emevî devletinin son demlerinde sosyolojik kelamda yerini almıştır. Aramca, Farsça ya da Yunanca üzerinden Arap dil lügatine girdiği hipotezleri mevcuttur. İbn Mansur'a göre Tanrıtanımazlık olarak özetlenirken, Firuzabadi'ye göre İslam dinini benimsemesine rağmen Müslüman gözüküp esas düşüncelerini gizleyen şeklinde nitelenmiştir ki bu da Münafık kavramı ile özdeşleşir. Fars dilinde " Zendik " yani Zend dininde kimse şeklinde tanımlanıp, Avesta taraftarları olarak Arap dil literatüründe yer edinmiştir. ( 12 yüz yıl sonrasında laik zihniyet karşısında " Takiye " yöntemini benimseyenlerin, çok da değil 20 yıl sonra geldikleri mahalle eşrafına karşı aynı davranışları sergilemesi, bir çeşit dürtü kontrol bozukluğu mudur irdelemesi psikiyatrinin alanına girer. ) Velhasıl; Abbasi döneminde şık, zarif ve sempatik kişiler " Zındık zarafeti " kavramına tabi tutulmuşlardır. ( Halife El Mehdi dönemi ) Aynı dönemlerde; dini emirleri mizah yoluyla yeren ve kutsal metinleri yumuşatanlar için " Zındık " kavramı dilbilimsel olmaktan çıkıp sosyolojik açılımda yer etmiş ve hatta muhalif yöneticileri saf dışı bırakmak ve siyasal rakibini yaftalamak maksadıyla siyasetin de tedavülüne girmiştir. Diğer yandan zındıklıkla mücadele döneminin meşrulaşması da halife El Mehdi dönemine denk gelir. Kurumsallaşma yoluna sevk edilen yöntemde;  " Muhtesip " adı altında, zındıklıkla itham olunan ya da ihbar yoluyla takip edilen şahısların Kadı ya da Halife'nin içtihadına bırakılmasından sorumlu birimler kurulmuştur. ( O dönemlerde hilafete karşı çıkan Şii zihniyetinin 12 asır sonra Molla rejimi vasıtasıyla başörtüsü takmayanların cezalandırılması için birimler kurması da ayrı bir karşıtlamdır ) İlerleyen süreçte;  Halife El Memun- Mutezile ekolünün resmi bakış yönergelerinin icrası döneminde de zındıklık kavramı siyasal ve toplumsal cezalandırma metodu olarak devam etmiştir. Mutezile; ekol olarak tohumunda antik Yunan felsefesi barındıran ve " Nas " yerine aklı esas alan, farkında olmadan kelam ilminin yeşermesine hizmet eden bir cemaatleşmedir.( Bu yolda ben faizi savunanlarla birlikte olamam. Bu konuda nas ortadayken sana bana ne oluyor söyleminde ki Kasım 2021 itibariyle kayda geçen ve faizin yüzde 15'e çekildiği süreç akabinde, Ocak 2024 itibariyle yüzde 45 faiz düzeyine ulaşılması bir çeşit akla geçişi vurgular ki bu da Mutezile ekolünün devşirilmesini akla getirebilir ) Kuranı Kerimin mahluk oluşu saplantısına binaen Ahmed Bin Hanbel'e uygulanan işkence ve hapis cezaları hattı zatında  Mutezile anlayış biçimin akli melekelerin yitimi ve iktidar aurasının muktedir nevrozu bağlamında tarih ötesi bir bakma biçimi sunar. Ve esasen " Sünni " mezhebinin tohumunu da döller. Geçmişte kendilerine yapıldığı konusunda hemfikir olunan zulüm davranışını, siyasal otoriteyi ele geçirdiğinde muhaliflerine uygulamak açısından bakıldığında da bir çeşit tekerrür sayılabilir. Tarihi gerçeklikler üzerinden devam edersek ; zındıkla ithamın yaygınlaştığı süreçlerde saraylarda şarap, içecek olarak baş tacı edilmesi, kadın görünümlü erkeklerin ve cariyelerin sahnelerde alkış aldığı olgusunu yadsımamak gerekir. Bazı halifeler gösterileri perde arkasından izleyip yaratanı da kandırdığını farz edecek kadar imandan kopuktur. ( En muhafazakâr olanları hurma şarabının günah olmadığı şeklinde fetva dahi çıkarmıştır ) Aynı dönemlerde yılankavi dilleri ile yüceltici-övücü şiirler okuyan şairlere fırlatılan keseler de debdebe faaliyetlerini içine alan tarihsel bir gerçekliktir. Zındıkla itham edilenlerin cezalandırılması açısından Abbasi döneminde çeşitlemeler meşhurdur. Özellikle ehlî-i sünnet muhakemesine göre zındıklık, münafık ya da mürted sınıflandırılmasına tabi tutulmuş ; şahitliği ve tövbesi kabul olunmayan, mirası hazineye devredilen suçlu muamelesi bağlamına denk düşmüştür. Mürted sıfatı haiz olanlarınlar ise tövbesi kabul görmeyen ve ölüm hükmü verilen kategorisinde olduğu hususunda içtihat yaygınlaşmıştır. Münafık kategorisindekilerinse Hz. Muhammed döneminde ilk münafık İbn Ubeyy'in öldürülmesine engel olunması hasebiyle kırbaç, sürgün ve hapis cezalarına çarptırılmasına hükmolunmuştur. Öldürülme şekilleri açısından ;  El Mansur döneminde beyitleri ile dinarları cukkalayan Ebu Nuayle adlı şair muhalifleri tarafından derisi yüzülerek cezalandırılmıştır. İbn Muaffak, siyasi entrikalar sonucu önce vücut organları yavaşça kesilerek işkence görmüş sonra fırına atılarak öldürülmüştür. Hallacı-ı Mansur zındık ve kafir suçlamasıyla önce 1000 kırbaç ve akabinde kolları ve bacakları kesilerek işkenceye tabi tutulmuş. Sonrasında kafası kesilip 3 gün boyunca sergilenmiş ve de organları çeşitli vilayetlerde gönderilmiştir. Enes Bin Ebu Şeyh adlı saray şairi ise yüksek bir darağacına asılıp sergilenmiştir.

 

 NETİCE : Şeriat ve hilafet özentilerinin yüksek perdeden haykırabildiği ülkemizde ileride kurulması ihtimal dahilinde kabul edilebilinecek " Zındık Divanı " ihtiyacına binaen divanda bağdaş kuran şahsım olarak, bu minvalde göreve talibim. Ancak modern çağ yaşantısında hunharca idam ve işkence gibi cezalandırılma metotlarına zinhar muhalifim. Tıbbi niteliği bulunan Cyberknife ve EKT ( Elektro konvulsif tedavi ) gibi gerek X ışını gerekse de elektrik akımı yöntemleriyle, Hafıza kaybı yan etkisinden de fayda sağlamak maksadıyla zındıkların cezalandırılması taraftarıyım. Tabii olarak zındık kavramında itham olunanların doğru saptanması elzemdir. Modern çağ literatüründe zındıklık kavramına açıklık getirecek olursak ; Efemine, biseksüel, homoseksüel, fetişist ve zoofilik şahısların irticalen yargılanması. Muhalif, eklektik, septik, kararsız, temassız, boyun fıtığı ve kalça çıkığı olanların marifetine binaen yargılanması. Ateist, deist, pagan, putperest, Marksist, Leninist, ondinist, fundamentalist, pragmatist, brahman ve maniyerist  şahısların zımnen yargılanması şeklinde yeni bir içtihat kapısının siyaset çilingiri vasıtasıyla aralanması mübahtır...?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime